Kansere Karşı Beslenme

Kansere Karşı Beslenme

Genetik, kalıtım, çevre, yaşam tarzı, beslenme… Kanser, işin içinde birbiriyle bağlantılı farklı mekanizmaların olduğu karmaşık bir hastalıktır. Bu risk faktörlerinin her biri değiştirilebilir değildir: cinsiyetiniz, yaşınız ya da genetik mirasınız üzerinde etkin olamasanız da diğer bazı faktörleri değiştirmek sizin elinizdedir: beslenmenizin niteliği, ağırlığınız, alkol tüketiminiz, fiziksel aktivite eksikliğiniz, güneşe maruz kalışınız gibi faktörlerin kötü sonuçlarını azami ölçüde sınırlamak tamamen size bağlıdır! Sağlığa zararlı etkileri gittikçe çoğalan tüm bu faktörlerden biri olan beslenmenin etkisi son yıllarda üzerinde özellikle çalışılmış bir konudur.

Önleyici Beslenme Nedir?

Bu önleyici tedbir önerileri kanserden etkilenmiş olsun ya da olmasın herkese yöneliktir. Önleyici beslenme, koruyucu mikro-besinlerden zengin, dengeli ve çeşitlendirilmiş bir beslenmedir ve her gün temasta olduğumuz kanserojen maddelerin kötü etkilerini sınırlandırmak adına tüm avantajları tarafınıza çekme hususunda size yardımcı olmaktadır. Daha iyi silahlanmış olan organizmanız, kendisini daha etkin biçimde savunacaktır. Söz konusu olan “mucize” bir rejim değil, kanser karşıtı etkilerinin yanı sıra kilo kontrolü sağlamanıza ve diyabet ya da kardiyovasküler hastalıklar gibi dejeneratif patolojileri önlemenize de yardımcı olacak yeni beslenme alışkanlıklarıdır.

Kanser Karşıtı Besinlere Yakından Bir Bakış

Lahanalar

Çok kalabalık bir ailedir: karnabahar, brokoli, romanesco lahana, yeşil lahana, kırmızı lahana ya da Çin lahanası… Ve her biri özellikle yüksek koruma potansiyeline sahiptir. Çok sayıdaki nitelikleri antik çağdan bu yana bilinmektedir. Antibakteriyel özellik, detoks özelliği, sindirim ve üriner sistemler üzerinde güçlendirici özellik. Ancak en önemli özellikleri, yüksek oranda kükürtlü madde içermeleridir. Bu moleküller, oluşumunun her aşamasında, kanserle yapılan savaşta rol oynamaktadır. Lahanaların yararlı özelliklerinden istifade edebilmek adına bulabildiğimiz her imkanda çiğ olarak lahana tüketin.

  • Salatalarda rendelenmiş kırmızı lahana ve beyaz lahana
  • Aperatif olarak beyaz eritme peynir sosu ile çiğ karnabahar
Sarımsak ve Soğan

Tıpkı lahanalar gibi sarımsak ve soğan da yüzyıllardan bu yana geleneksel ilaç listelerinin parçalarıdır. Tıbbi özellikleri eskilerin gözünden kaçmamıştır. Günümüzde alliaselerin (sarımsak, soğan) yararı, kanser, alzheimer, ve diyabetle savaş konularında ortaya çıkmış durumdadır. Çeşni mahiyetindeki bitkiler olmaları nedeniyle tüketimleri diğer sebzelere oranla daha az miktarlarda olsa da, içeriklerindeki koruyucu maddelerin etkinliği küçük dozlarda da geçerlidir. Ağırlığı 2-3 gr’ı dahi bulmayan bir diş sarımsak küçümsenmeyecek bir koruyucu etkiye sahiptir. Alliaselerin tüm koruyucu etkilerinden yararlanabilmek için taze ve çiğ olarak tüketilmeleri gerekir. Kurutma ve dondurma gibi koruma yöntemleri kükürtlü maddelerin yapısını değiştirir ve etkinliklerinin azalması riskini doğurur. Sarımsak, arpacık soğanı, taze soğan ve taze sarımsak salatalara, pişmiş sebzelere ve nişastalı sebzelere rahatlıkla ilave edilebilir.

Ispanak ve Yeşil Yapraklı Diğer Sebzeler

Yüksek miktarda c vitamini içerirler. Mineral ve lif açısından çok zengin olan bu sebzeler her bir türe özel farkı koruyucu madde alımını da sağlar. Bu yapraklı sebzelerin büyük bölümü azımsanmayacak bir omega-3 kaynağıdır. Genç ve çok taze sürgünleri seçebilmek kaydıyla bütün yapraklı sebzeler salata formunda tüketilebilir. Tere, ıspanak, pazı, hardal ve semizotu biraz sirke eşliğinde zeytinyağı ya da ceviz yağı ile çeşnilendirilmiş halde çok lezzetlidir.

 Küçük Kırmızı Meyveler

Frenk üzümü, frambuaz, çilek, böğürtlen, çay üzümü tipik birer yaz başı meyvesidir. Fiyatları nedeniyle tüketimleri ikinci planda kalsa da kendi bahçenizde bu meyveleri yetiştirebilirsiniz. Bu küçük kırmızı meyveler özel manada ilginç besinsel profile sahiptirler. İçerdikleri ellajik asit mor pigmentler tümör gelişimini bloke etme gücüne sahiptir. Bu etkilerinin yanı sıra tümörü besleyen küçük kan damarı ağlarının oluşumunu kısıtlama kapasiteleri de vardır. Çileği, frambuazı ve frenk üzümünü tanıyorsunuz ancak mavi kantaron kuşkusuz size o kadar tanıdık gelmiyordur. Çok etli ve sulu bir çay üzümü şeklindedir. Koruyucu madde içeriği oldukça yüksektir.

Domates

Domates çok uzun yıllardan bu yana kendisinden söz ettirmektedir. Çünkü kanserin önlenmesi hususunda çok önemli bir etkinliğe sahip olan likopeni çok yüksek miktarlarda içeren bitkilerden biridir. Karatenoidler grubunun bir parçası olan likopen, özellikle prostat düzeyinde kanserli hücrelerin bölünüp çoğalmasının kısıtlanması etkinliğine sahiptir. Ve gerçekten de domatesin önemli tüketicileri durumundaki Akdeniz ülkeleri düşük prostat düzeyinde sahiptirler. Likopen içeren besinler nadirdir. Örneğin guava ve pamelo’nun içeriğinde gayet düşük oranlarda bulunur. Likopen ihtiyacımızın %85’i domatesten karşılanır. Tam bir likopen takviyesi yapmanın mükemmel yolu biraz zeytinyağı olur çeşnilendirilmiş koyu renkli bir domates salçası tüketmektir.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir