ESNEME ESİNTİSİ

HEPİMİZ ESNİYORUZ AMA NEDEN?

Esneme; evrensel, istemsiz bir eylemdir ve ortalama altı saniye sürer. Son yapılan çalışmalar sıcak, yorgun beyinler ve aşırı stres hormonunun esnemeye neden olabileceğini söylüyor. Ama gerçekten esnemenin sebebi bunlar mı? Yoksa çok farklı sebepler var da henüz keşfedemedik mi?

Belki de şuan bu yazıları okurken esnemeye ve çevrenizdekileri esnetmeye başladınız bile!

Esneme uyandığımızda yaptığımız ilk şey olur.Aslında esnemeye anne karnında başlarız. Ne kadar enteresan değil mi? Anne karnında henüz sıcak,beyin yorgunluğu veya aşırı stres olmasa gerek.

1978 yılının yaz aylarında Olivier Walunski’nin küçük bir Fransız taşra kenti olan Brou’daki muayenehanesine gelen otuz yaşındaki adam aslında yorgun değildir. Ama esnemektedir. Bir kez değil. İki kez değil. Sürekli esner. Her bir dakikada en az bir kez hem de. Walunski hastasının içinde bulunduğu çaresiz durumu hemen fark eder. Adam rahatsızdır, neredeyse hiç konuşamaz, yemek yiyemez ya da çalışamaz haldedir. Bu durum yüzünden insan içine çıkmaya cesareti yoktur. Korku içindedir. Doktor soruşturur, meslektaşlarını arar ve esnemeyle ilgili bir şeyler bulabilmek için literatür taramaları yapar. Ancak hiçbir şey bulamaz. Birkaç bilimsel makale, az sayıda deneysel çalışma, biraz teori. Fazlası değil. İnanılmaz! İnsan hayatı boyunca çeyrek milyon kez esnese de, bu refleks bilimsel olarak sanki hiç araştırılmamış gibidir.

Durum günümüze kadar tabii ki değişti. En azından Walunski geçen zaman içinde esneme refleksi konusunda dünya çapında önde gelen bir uzman oldu. Hastasıyla karşılaştıktan sonraki 30 yıl boyunca 1000’den fazla makale yazdı ve hatta 2010 yılının temmuz ayında Paris te Uluslararası Esneme Refleksi Konferansı’nı organize etti. Yaptığı çalışmalarda bir insanın günde ortalama 8 kez esnediğini ve süresinin 5-10 sn sürdüğü biliniyor. Erkekle kadınlar hemen hemen aynı sıklıkta esniyorlar. Özellikle sabahları daha sık esnediğimiz gözlemlenebilir.

İsviçreli nörolog Adrian G., “Herkes esner” diyor. Yalnız neden olduğunu kimse açıklayamadı.

En azından rastgele esneme ataklarının beyne oksijen sağladığı teorisi artık geçersiz. Bir tek derin soluğun yorulmuş düşünme organını performans kaybından kurtarmayacağı kesin. Başkaları bu refleksin kandaki şeker miktarıyla bağlantılı olduğunu düşünüyor: şeker azsa daha fazla esneniyor. Ancak bilim insanları bundan da tam olarak emin değil.

Son zamanlarda ortaya çıkan yeni teoriye göreyse: “Kafanız fazlasıyla ısındıysa yakında esneme şansınız oldukça yüksek. Yeni araştırmanın esnemenin birçok gizemini çözdüğü düşünülüyor. Neden uykudan hemen önce esnediğimizde dahil ve neden burundan nefes alıp kafamızı serinletmenin esnemeyi durdurduğunu açıklıyor. Bu olayın temel etmeni ısı gibi gözüküyor. Beyinler bilgisayar gibidir diyor araştırmacılar ve en yüksek verimi serinken verdiklerini belirtiyorlar. Ve onları soğutmak için birçok sistemimiz olduğundan bahsediyor.Araştırmayı yapan Psikolog Andrew Gallup bulaşıcı refleksten korunmak üzerine yaptığı araştırmada burundan alınıp verilen soluğun ya da en fazla 4 derece sıcaklığındaki bir bezi alnına çarpan biri esnemeye karşı kısmi bir bağışıklık oluşturabildiğini buldu.

Esneme, sadece biz insanlara özgü bir refleks değildir.Başta maymunlar olmak üzere, atlar, köpekler, sıçanlar, kuşlar, timsahlar, yılanlar ve hatta balıklar da esniyor.

Yapılan araştırma da kuşlar (uzun kuyruklu küçük boyda bir papağan-parakeet) üzerinde yapılmıştır.Bunun sebebi onlarda bulaşıcı esneme olmaması. Yani bir bireyin esnemesi diğer bireylerin esnemesini tetiklemiyor.

Araştırma soğuk havalardaki esnemenin yalnızca bir hatalı adaptasyon , sabah esnemesinin ayıktırıcı bir etkisi olduğu ,uykulu ve sıkkın olduğumuzdada beyin ısısının yüksek olduğunu öne sürüyor.Yani bigisayar gibi işleyen beynimizde fazla uyarılan bir devreyle birlikte ısınması sonucunda bedenimiz biyolojik klimasını devreye sokar ve esneriz.Ben bu teoriyi çok beğendim çok sevimli bir teori.Yazımı okurken oldu da esnediyseniz bu yazının sıkıcı olduğunu göstermez.Aksine sizi öylesine uyarmış ki şu anda kafanızdaki devrelerden biri fazla ısınmış ve vücudunuz klimayı açmış :)))

Esnemenin, zincirleme reaksiyon başlatıp yakınlardaki diğer insanlara yayıldığını hepimiz fark etmişizdir. Burdaki merak konusu esnemenin neden bulaşıcı bir etkisinin olduğudur. Bu konuda da güncel birçok düşünce mevcuttur. Bunlardan en dikkat çekeni muhakkak ayna nöronlardır. Beyinde bulunan, ‘ayna nöronları’ adı verilen spesifik sinir hücreleri seti, bu olayların oluşmasına izin verir. Onların keşfi, insanların birbirleriyle ve dünyayla nasıl ilişkili olduğu anlayışında devrim yaratan bir keşiftir ve çok geniş bir konudur.

Nöropsikologlar insanın esneme refleksini bir tür sosyal bir tepki olarak görüyor ve bu konuda hayvanlar aleminden birçok benzerliklere başvuruyor. Örneğin; Aslanlar birlikte ava çıkmadan önce karşılıklı esniyorlar. Yine maymunlar da, özellikle de dominant erkek, sürüsünü uyarmak üzere belirgin bir şekilde esniyor..

Diğer bir örnek de palyaço balıklarıdır. Palyaço balığı bölgesine izinsiz girildiğinde arka arkaya esneyerek yerini koruyor. Palyaço balığı bu şekilde diğer balıkları kaçırdığına göre  esneyerek korkutucu göründüğü kesindir o zaman 🙂

İlginç olan bir başka örnekse köpeklerin kendi aralarında karşılıklı esnemelerine karşın sahiplerinin esnemelerinden etkilenmeleri. Onlar esnediğinde köpeklerin %70’i çoğunlukla bunu tekrarlıyor.

Bu nedenle araştırmacılar bizlerinde bir tür disiplin ya da sürü psikolojisi oluşturduğumuzu tahmin ediyor. Bunun bir kanıtıysa sadece düşüncesinin bile esneme dürtüsünü oluşturuyor olmasıdır. 

NOT: BU YAZIYI YAZARKEN VE DÜZENLERKEN FAZLACA ESNEDİĞİM DOĞRUDUR!

SİZLERE DE BOL ESNEMELİ GÜNLER.. :)))

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir